10 Şubat 2015 Salı

Salı ve Perşembeleri

Hasthag yaparken salı ve perşembeleri tamamen es geçtiğimi farkettim. Tüm can sıkıcılığına rağmen Pazartesi başlangıç demek. Cuma bitiş. Cumartesi zaten düğün bayram. Ne kadar Pazartesi kasvetini çağrıştırsa da, sırf o duygu yoğunluğunu yaşattığı için bile Pazar başlı başına karakterli bir gün. Salı ve perşembenin olayı ne ki!?  Çok manasız! Bu kadar yok sayılmalarının başka bir manası olamaz zaten!

O filmi ben yapsaydım adını "Salı ve Perşembeleri hiç sevmem" koyardım.

Pazar'ın günahını almaya doyamadınız gitti. Resmen nev-i şahsına münhasır bir gün. 

Nesi varmış!

3 yorum:

  1. Bu yazı neden ana sayfaya düşmedi!
    Ana sayfaya düşmeyen, başka yazılar da oluyor mu!
    Blog yazılarının kategorilere ayrılması ile ilgili bir yanı var mı bu durumun!
    Ya da blog da, sizin gibi salı gününe karşı da, o yüzden mi böyle sayfa arasına sıkıştırdı bu yazıyı!
    Aklımda deli sorular... Hatta, soru işareti yerine kullandığım işaret itibarıyla, aklımda deli nidalar...

    Gelelim günlere...
    Hiç anlamıyorum günlerle boğaz boğaza olanları. Hele zavallı pazartesiye yüklenenler. Nasıl da çoklar öyle tüm dünyada. Oysaki, pazartesi olmasa, beklenen diğer günler gelir mi hiç!
    Elbette ki günlerin hiçbir anlamı yok. İşte hem bitiş hem başlangıç olan cuma pek sevilir. Niye? İş bitmiş, eğlence başlamıştır artık akşamından itibaren. Cumartesi çalışanlar n'olacaksa! Cumartesi, gündüzünde aylaklık, akşamında sabahlara dek süren eğlenceler vadeder. Pazar, mükellef bir kahvaltı. Sosyalleşmek yoksa akılda, Türk mutfağına ait tüm ağır kokulu lezzetlerin geçit resmi yaşanır sofrada. Çarşamba, ertesi gün işe gideceğimizi unutarak dağıttığımız ve bu yönüyle çalışma stresine ara verdiğimiz gündür. Bakın, ne güzel şeyler oldu bu günlerde. Salı ve perşembe de, bu mutlu günlerin arifesi olsun; dinginliğin, evde geçirilecek zamanın öngörüldüğü günler sayılsın da, düşelim artık şu günlerin yakasından ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Çünkü bu aslında yan blog dikkat ettiğinde farkedeceğin üzere. Burda gece yarısı deli sayıklamalarımı yazıyorum kısa kısa :)) tamamen bir iç konuşma olduğu için ana sayfayı bunla meşgul etmek istemedim belki de. Merak eden girer bakar zaten diye. Ya da bunların hiçbirini düşünmemiş de şimdi uyduruyor da olabilirim. Bak bu da mümkün :) Hastayım...bildiğin yatağa düştüm. Ama yapmam koşturmam gereken de bi dünya iş var şu ara. Bana güç dile :) halledebileyim yarın hepsini ki yeni yazılarımla coştura coştura devam edebileyim. :) Yazıya gelince aslında face.e durum mesajı gibi yazmıştımbunu. Dediğim gibi tam anlık bir iç konuşmaydı. Bi tek çarşambaya değinmemişim. Her şeyin ortası. G noktası. Pek severim onu da. Nedense bi sempatik gelir :) sevgiler...

      Sil
  2. Aaaa! Geçmiş olsun. Şifa diliyorum. Umarım kısa sürede toparlar, yine o bildiğimiz, yerinde duramayan Oya olursunuz.

    Vallahi İstanbul'da olsaydım, gelip çorba bile yapardım size. Sonuçta, siz bizden sözcüklerinizi esirgemezken, bizim bunu esirgememiz pek vahim bir hadise olurdu insaniyet adına :)

    Sayfaya gelince... Ben de n'oluyoruz, diyorum. Yan sütundaki yazıların bir farkı var bahsettiğiniz tarzda. Okuyucu için, çerez olarak sunulmuşlar adeta. Karın doyurmak için değil ama tüketimi keyifli, eğlencelik :)

    Günlere gelince şunu eklemek istiyorum, çarşambaya dair tespitiniz nedeniyle. Geçtiğimiz günlerde müjdesi verildi insanlığa, dört yeni nokta bulunmuş; A, C, P, U noktaları... Salı perşembe de, günler bağlamında bunlardan biridir belki :)

    YanıtlaSil